Günlük yaşamımızda gündemden hiç düşmeyen ve her alan ile konuda benimsenmiş görünen 'Politika' kelimesinin Latince policus, Fransızcada politigue, İngilizcede ise policy sözcüklerinin dilimizde ifade edilen şeklidir. Devlet idaresi, devlet halinde teşkilatlanmanın tespit edilmiş şekilleri anlamıyla birlikte Türkçede 'siyaset' anlamında da kullanılmaktadır. Bir devletin yapısı ile işleyişi; bireyler ile gerçek ve tüzel kişilerle, kendi dışındaki devletlerle olan ilişkiler, idare ve ilişki biçimi 'politika' kavramını oluşturmaktadır. Biyolojik anlamda 'ikiyüzlü', sosyal anlamda ise 'kitleleri idare etme sanatı' anlamları da yüklenmektedir. Kitleleri idare etme sanatı genelde uygulamayı dikkate alan bir tanım olmalıdır. Tarihi süreçte Eflatun, politikayı bir bilim ve politikacıyı da bilim adamı sayanların başında gelir. Politikada ahlaki bağlamda birbirine aykırı iki yön görülür.

Birinci boyutta politika; bir fazilet meselesi ve uygulamasıdır. Yani toplumun birlik ile beraberlik ve dirlik ile düzenlik ve bütünlüğünü, ahengini, huzur ve güvenini sağlamak, kalkınmayı ve gelişmeyi tabana yaymak, bilim ve sanayi ile üretimi, toplumu oluşturan her kesimin yaşam memnuniyetini ve de adaleti gerçekleştirmeyi ifade eder. Politikacı, bireyin ve de toplumun yaşam koşulları durumunu vb. her yönüyle iyileştirme ile refah düzeyinin her geçen gün artırılması yolları ve çarelerini aramak ile bulmak ve uygulamakla yükümlüdür. Tabiri caizse adaletiyle anılan Hz. Ömer'in 'Fırat nehrinin öbür yakasında bir kurt bir kuzuyu götürse, Allah bunu Ömer'den sorar' duygu ve düşünce ile uygulamasını içselleştirebilmeli politikacı ve de siyasetçiyim diyenler ile bu alanda sorumluluk almaya soyunanlar.

İkinci bir boyutta politika ise; bir çıkar çatışması ve iktidar olma ve iktidar olmanın nimetlerinden yararlanma ile devlet olanaklarını kendi lehine kullanma sanatıdır. Bireyler ile bireylerin oluşturduğu sosyal guruplar farklı düşünce ve görüşlere, değişik çıkar ve menfaat anlayışına, farklı hayal ve gereksinim içerisindedirler. Aynı politik gurubu oluşturan bireylerin bile değişik istek ve arzuları ile farklı yöntem ve teknikleri vardır. Guruplar arası çıkar çatışmalarının yanında gurup içi çıkar çatışmalarının ayyuka çıktığını Türk tarihinin pek çok safhasında görmemek mümkün değildir. Hele hele yakın tarihimizdeki görüntü ile ilinti ve izlenimler toplumumuzu açmaza sürüklemektedir. Yani siyaset kurumu ile politikacıya olan güvenin dibe vurmasına yol alınmaktadır. Bizdeki politik yaşam ve düşünce bu ikinci boyuta tıpa tıp uymaktadır. Bu tanımlar bilimsel bilgi ile bulgulardan alınmıştır. Bu bağlamda bizim politikacılarımızın birçoğunun kendilerini temizleyip analarından doğdukları gibi olabilmeleri için ne kadar Arap sabunu gerekir? Varın siz hesaplayın!

Bu bağlamda politika Hobbes'in deyimiyle: 'bellum omnium contra omnes' (herkesin herkese karşı savaşı)'dır. Bu çatışmanın amacı hükmetme mekanizmasını ele geçirmek, onun sağladığı nimetleri taraftarları ile paylaşmak veya iktidar nimetlerinden en büyük payı almaktır. Bu anlatımla politika-politikacı fazilete ve ahlakiliğe pek aldırmaz. Hakaret etmek, küfür etmek, yalan söylemek, sahte bilgi ile bulgu üretmek, karşısındakini insan yerine bile koymamak, vicdan ve izanı yok saymak, kandırmak ve kaldırmak, olmayanı olmuş gibi göstermek, başarmak için her yol ve yöntemi mubah saymak, çamur yerine artık beton atmayı seçmek, iç politikada bir hafta öncesine kadar gördüğümüz ahlaksız davranışların önde gelenleriydi. Türk politikacısı ile bürokrasisi ve muhalefeti denilince beyinlerimize kazınanların başında fazilet ve ahlak yoksunu davranış bozuklukları görülmekteydi.

J.J. Rousseau'nun 'Ahlak ve politikayı ayrı olarak ele almak isteyen kimseler, ikisinden birini asla anlamayacaktır' dediği gibi, Ulu Önder Gazi Paşa'nın 'Adalet Mülkün Temelidir' diyerek devlet hayatı ile iktidara gelmenin ve hükümet olmanın yanında insanlar arası ilişkilerin temel hedefi olarak 'güzel ahlakı' insanlığın en önde gelen hedef davranışı saymış olan İslam Dini ve bununla kaynaşmış Türk anlayışına göre politikanın bir ahlak ve fazilet mesleği ve de sanatı ile uygulaması olmalı diye düşünüyorum canlarım.